Sunday, May 4, 2008

Banka Kobi Çelişkisi

   Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezeri MGK toplantısında elindeki anayasa kitapçığını hükümet yetkililerine fırlatmasaydı, onlar halen üvey evlat muamelesi görüyor olacaklardı muhtemelen. Oysa 2001 kriziyle birlikte kaderleri değişti. Gerçekleştirilen yapısal reformlar ve ardından uygulanan mali disiplin sayesinde T.C. Hazinesi' nin borçlanma gereksinimi ve faizler hızla düştü. Bankalarda yeni müşteriler peşinde koşmaya başladı. Şimdilerde Türk bakaları İçin artık yeni bir kral var : Küçük ve orta boy işletmeler yani nam-ı diğer KOBİ. Son zamanlarda herkesin dikkatini gerek televizyon gerekse gazetelerdeki banka reklamlarının genellikle KOBİ' ler hakkında olması çekmiştir. Gerek düşük faiz avantajları gerekse uzun vadeli yapılan ödeme planları ile bankalar KOBİ'leri tabiri caiz ise kapmak için uğraşıyorlar. Özellikle Türkiye'de şöylede bir gerçek var işletmelerin %99.5i KOBİ, ayrıca istihdam içindeki payları ise %70 seviyelerinde. İhracatın %10' unu gerçekleştiren KOBİ'ler, gayrısafi yurtiçi hasılanin %25-30' unu oluşturuyor... Yani kocaman bir müşteri ordusu demek bu bankalar için. Ve bu müşteri kitlesini elde edebilmek için bankalar strateji savaşları içerisinde düşük faizinden, uzun vadeli ödeme planına kadar ayrıca KOBİ'lere ulaşabilmek için reklam savaşları içerisindeler. Koçbank bu kitleye ulaşabilmek için ilk KOBİ' lere özel internet sitesini kurdu kobiline.com adı altında. İnternet aracılığıyla yaklaşık 2 milyon KOBİ'ye ulaşılabiliyor. Arkasından TEB internet televizyonculuğu ile 'TEB Kobi TV' ile tebkobitv.com adresinde nisan ayından beri sadece kobilere özel bir tv ile yayın yapıyor. Buradan KOBİ' lere ulaşmak için ne kadar mücadele verildiğinin bir kısmı görülebilir. İşin aslı KOBİ' ler bankalar için bir nev'i altın yumurtlayan tavuk.
    KOBİ' ler içinse bankalar işlerin dönmesi için en gerekli unsurların başında geliyor. Çünkü ülkemizde KOBİ' ler çalışabilmek mal alıp satabilmek için gerekli olan sermayeyi çoğu zmn bankalardan sağlıyorlar. Ve çoğu KOBİ' de bu kredileri bankalardaki tanıdıklar sayesinde alıyorlar bu ülkemizin bir gerçeği. Bir KOBİ' nin sahibi aynı bankanın aynı şubesinden sürekli kredi alıp geri ödediği zaman o bankanın müdürü olsun bazı üst kademedeki çalışanları olsun o kişiyi tanıdıkları için kendi nezdinde kredi notunu yükseltiyor bir süre sonra bazı gereken prosedür işlerini istemiyorlar bile 'sen nasılsa güvenilir müşterisin bir sorun olmaz' şeklinde krediyi verebiliyorlar. Bu bir gerçek yada öyle olmayan yerler olsa bile bankalar KOBİ' nin kredi notunu kendileri belirliyor ve zaten KOBİ kapmaca oynanan şu dönemde KOBİ' nin resmi olarak gösteridiği gelirinin 3, 4, 5 ve daha fazla katı krediyi riski göze alarak veriyorlar. Bu sayede KOBİ' lerde rahatça işlerini yapabiliyorlar. Birde şu var gösteridikleri gelirleri, kazançları dedim, bunları gerçek sayı olup olmadığını KOBİ' lerin kendileri hariç kimse bilemiyor çünkü ülkemizde başka bir gerçek daha var, az vergi ödeyebilmek için az gelir gösterilmesi şeklinde. Bunu da kimse inkar edemez aslında tamam muhasebe defterinde yazan şeyler kitabına uygun giren çıkan aynen yazıyor ama... Veya bugüne kadar, yere uluslararası standartlarda pekde sağlam basmayan, mali müşaviriniz tarafından 'bestelenmiş' malitablolar düzenlemişsiniz ve bir kaç banka ile uzun süredir çalışmaktasınız. Banka ile ilişkileriniz iyi. Güvenilir bir iş insanı ve şirketsiniz. Perakendeden topladığınız vadeli çekleri, ki çek vadelide olmaz ama, kullanarak teminat sağlıyorsunuz, kredi kullanıyorsunuz, özetle banka ilişkileri çerçevesinde işlerinizi döndürüyor, kredileride vaktinde ödüyorsunuz. Alan razı veren razı durumu.
   Bankalar KOBİ' ler arasında işler rayında gidiyor aslında kimse şikayetçi değil KOBİ parasını alıyor, bankada krei geri ödeniyorsa oda memnun bu işten. Ama aslında 2007 de ülkemizde sisteme girmesi beklenen, BDDK' nın daha ülkemiz hazır değil diyerek 2009' a aktardığı BASEL 2 kriterleri diye bir şey söz konusu. Peki BASEL 2 nedir ? Özetle BASEL 2 özünde sadece bankaların sermaye yeterliliğini düzenlemesi olarak görünen bu düzenlemenin, bankalarla kredi ilişkisi içinde olan tarafları önemli ölçüde etkilemesi beklenen bir olay. Bankaların sermayesini korumaya ve riskini azaltmaya yönelik bir kredi verme kriterleri. Krediyi kullananın taşıdığı riske göre kredi verilmesi ve kredi notu düşük olan kullanıcıların kredi maliyetlerinde artış olması şeklinde bankanın sermayesini korumaya yönelik bir olay. 
   Peki BASEL 2' nin korkutan yanı ne ? Kredi isteyenler bankalara ne kadar bir gelir yada teminat gösterirse gösterdiği gelir ve teminatın belli bir oranı kadar kredi alabilecekler. Bugune kadar iyi banka ilişkileri, güvenilir banka müşterisi olmakla alınan gelirin bir kaç katı şeklinde alınan krediler artık olmayacak. Müşteri ne kadar güvenilir olursa olsun kredi notu elindekine ve cebindekine göre verilecek. Bugüne kadar 30 bin YTL gelir gösterip (ki o da bestelenmiş muhasebe defterinde gözüken aslında daha çok olan ) 50 -60 bin yada o kadar olmaz geliri kadar bir kredi 30 bin YTL kredi alma devri kapaniyor. 30 bin YTL gelir gösteren KOBİ artık 20 bin YTl bile kredi alamayacak. Aslında BASEL 2 banka sermayesini korumaya, riskini azaltmaya yönelik bir uygulama gibi gözüksede şirketlerin iç yönünüde çok fazla etkiliyor. Daha şeffaf ve daha iyi muhasebe uygulattırmaya çalışıyor gibi gözüküyor.
   Peki banka, KOBİ çelişkisi nerede? Son yıllarda bankaların en gözde müşterileri KOBİ' ler haline geldi ve bankalar KOBİ' leri kapabilek için düşük faiz, uzun vadeli ödeme, ne kadar istersen o kadar kredi şeklinde fırsatlar sunuyorlar. KOBİ' leri elde etmek daimi müşterileri yapmak için uğraşıyorlar KOBİ' leri hem besleyip, ayakta tutup, büyütmeye hemde onlar büyürken onlar kar elde etmek için tüm risk gözardı ediyorlar nerdeyse. Fakat bankalar KOBİ' leri istedikleri kadar kendi çıkarlarına çok fazla katkıda bulunan BASEL 2 kriterlerini de istiyorlar. Ama bu kriterer geldiğinde elde etmek için o kadar vaat verdikleri, yok düşük faiz, yok uzun vade şeklinde vaatlerin hiçbirini gerçekleştiremez hale geliyorlar. KOBİ' lerin çoğu düşük kredi notlu, riski yüksek, alana girecekleri için faizi yüksek, maaliyeti yüksek kredi vermek zorunda kalacaklar. Ve bu olduğu zamanda hem KOBİ' ler hemde bankalar kara kara düşünmeye başlıyor. Aslında bankalar gene karlı çıktıkları için, yararlarına bir sürü şey ortaya çıktığı onlar o kadar kara düşünmüyorlar ama iş KOBİ'ler tarafında aynı iç açıcılıkta değil. Bankalar aynı kumarhanelerdeki masalar gibiler. 'Masa her zaman kazanır' sözünü onaylatıyorlar bizlere. Bu yazıyı sabırla okuyan herkese teşekkür ederim.

1 comment:

Melike Demirbağ Kaplan said...

Eee, onlar da adam gibi defter tutsunlar.

Gerçi memlekette vergiler de çok ağır kabul ama, içi anababa günü gibi olan, günde milyarlarca liralık iş yapan şirketlerin vergi levhasında matrahsız görünce çok asabım bozuluyor. Bir KİPA'ya gidin de yemek bölümündeki dükkanlara bakın.