Sunday, May 25, 2008

ntvspor yayında...


Şu sıralarda ntv nin yeni kardeş kanalı ntvspor un son reklamı dolaşıyor tv lerimizde...üstad ercan taner topu yolluyor ve tranfer soylentisi doğru mu diye soruyor...nihat ise hayır diyerek topu geri yolluyor...aslında ilk bakışta topun istanbul dan ispanya ya gitmesi ve geri gelmesi mantıksız gerçek dışı gibi gözükse de taşıdığı mana ve anlatmak istediği tema gayet açık ve net biz haberlerimizi en hızlı şekilde ve en doğru kaynaktan alarak yayınlıyoruz...bunu da aslında gerçekte olmayacak bir olayı kurgulayarak anlatıyor...hızlı ve guvenilir olmakla beraber reklam da ana karakter olarak ercan taner in kullanılması da olaya yeni olmamıza rağmen bir o kadar da tecrubeliyiz manasını katıyor boylece tecrubede guvenilirliğin destekçisi bir nevi kanıtı oluyor..yani insanların ntvspor a olan guveninin artmasına cok buyuk bir katkı sağlıyor ve hedeflenen amaç çok açık ifade ediliyor bu sebeple ntv nin yaptığı her işi taktir ettiğim gibi ntvspor u da ve bu reklamı da takdir ediyorum....çok başarılı böyle devam ntvspor....

Milli Takımın Pazarlama Atağı!!


Hepimizin bildiği gibi Avrupa Şampiyonasına şurda sayılı günler kala tv de milli takımımız ile ilgili yeni yeni reklamlar türemeye başladı...birisi oyuncularımızın çocukluklarını gösteren diğeri ise drinking song un cover yapılmış hali..genel olarak her iki reklamda da asıl verilmek istenen tema milli takımımızın genç dinamik ve başarıya aç olduğunu lanse etmekte ve insanların milli duygularını kabartmak istemekte...bu haliyle herşey yolunda güzel ve etkili özellikle şarkının cover yapıldığı reklamda takımdaki birlik ve beraberlik had safada olduğu gösteriliyor...böylece içinde olduğumuz zor gruptan birlik beraberlikle çıkabileceğimizi düşünen insan sayısının yani desteğin artması sağlanıyor...diğer taraftan bu reklamların hepsinin ülker tarafından yaptırılmış olması ve daha çok atv de yayınlanıyor olması ilk hedef olarak milli takımın başarısı mı yoksa kendi pazarlamaları diye bir soruyu da akıllara getirmiyor değil tabii..ama bu komplo teorisine rağmen reklamların başarılı olduğu etkili olduğu da bir gerçek bu noktada da federasyonun iletişim sorumlularından Yiğiter Uluğ ,ülker grubu ve atv ye, verilmek istenen temayla birebir uyumlu reklamları yarattıkları için tebrik etmemiz gerekir...Yolunuz açık olsun...



Hani Paf takım nerede




Bu seninin başındaki Feberbahçe-Beşiktaş derbisinden sonra hakemin verdiği hatalı karardan sonra maç bitiminde ilk olarak Sinan Engin'in yaptığı şu açıklama " PAF takımı ile çıkacağız bundan sonra" açılaması gündeme bomba gibi düşmüştü.Özellikle bu açıklamanın üstüne yaptığı konuşma Biz bu ligin uvertörü müyüz? Piyonumuyuz?" sorusunu yöneltti. Engin, Başkan Yıldırım Demirören ile telefonla konuştuklarını ve başkanını kendisine "PAF takımı ile çıkacağız, bundan sonra" dediğini açıkladı bu açıklama bütün okların Beşiktaş'ın üstüne dönmesini sağlamıştı.Öncelikle şunu söylemek istiyorum Beşiktaş menajerinin ve yönetiminin yaptığı bu açıklama çok büyük bir talihsizlikti.Çünkü Türkiye şartlarında söylenilen lafın ağırlığı çok fazlaydı ve Beşiktaş yönetimini bu açıklamarı kaybedilen bir maçın arkasından birazda kızgınlıkla düşünmeden yapmıştı.Herkes Beşiktaş klübünün bir sonraki hafta yapacağı maçı beklemeye başladı.O hafta süreci içinde medyada olayın ateşini canlı tutacak bir sürü olay yazıldı.Ve o haftanın sonunda Beşiktaş futbol takımı as kadrosuyla maça çıktı.Bu olay Beşiktaş takımının bir anda inanılmaz prestij kaybetmesine Beşiktaş yönetimininde hem kendi taraftarının önünde hemde rakiplerinin önünde prestij kaybetmesini sağladı.Beşiktaş yönetiminin yaptığı bu düşüncesiz açıklamalar Beşiktaşlılık duruşu denile tabirle tamamen çelişti.Buna tepki de en çok Beşiktaş taraftarı vermişti zaten.Bu olay Beşiktaş yönetiminin ne kadar tutarsızca kararlar vererek klübü hem maddi hemde manen zarar verdiğini ortaya koymaktadır.Bu tutum ayrıca amatör insanların bu kadar büyük şirketlerin başında olmamasını göstermiştir.



Avea'nın kampanyaları




Avea yeni başlattığı kampanyalarla özellikle hedeflediği kitle olan genç kuşağın kalbini tam onikiden vurmuştur.Özellikle yağmış olduğu 39 sms e 5000 bedava mesaj hakkı bu yalnızca avea hattından avea ya atmak koşuluyla bir diğeri ise 39 kontöre 500 bedava mesaj hakkı fakat bu sefer bütün hatlarla mesajlaşma olasılığınız olabiliyor.Avea özellikle yaptığı bu iki kampanya ile hem belirli müşteri profilioluşturdu(öğrenciler)hemde bu kampanyalar sayesinde hat satışları bi anda ikiye veya daha fazla seviyeye çıkardı.Ayrıca bunun yanında birsürü tarife başlatarak bir çok insanın dikkatini üstüne çekti.Bunlara örnek verecek olursak taraftar gruplarına yaptığı tarifeleri örnek verebiliriz.Bu tarifenin yapılma amacı Türkiye'nin 4 büyük taraftar grubu olan takımlarımızın taraftarı hem kendi klüblerine katkı yapıyolar bu sayede hem de aveanın yaptığı bu tarifeyle daha ucuza konuşma fırsatı yakalama fırsatı buluyolar.Ancak şunu da söylemeyeden geçemiyecem avea bu başarılı kampanyaları yaparken sanırım bu kadar çok tutacağını tahmin ettmemiş.Çünkü özellikle bedava mesajlarda yaşanan sorunlar kullanıcıların aveadan soğumasına sebeb oluyor.Çünkü attığınız mesaj çok sık olmaması kaydıylada attığınız kişiye ulaşmıyor yada attığınız kişiye çok geç ulaşıyor.Bunun yanında avea hattınızın heryerden çekmemesi sizi daha da deli edebiliyor.Bunun temelinde avea nın alt yapısal olarak iyi hazırlanmamasındanda bahsedebiliriz.Ama yinede bu tarifelerden dolayı avea ya bi teşekkür borçluyuz bence:-D

Yeni Stadın Önemi




Futbol günümüzde en çok rağbet edilen spor dalı hatta olay spordan çıkmış takımlar için bir endüstri taraftarlar içinse hayatlarının bir parçası olmuş durumda.Ortada çok büyük bir gelir var ve tüm takımlar bundan bir pay alma çabasında fakat ülkemizde bu pastadan pay almayı az çok becerebilen tek takım var fenerbahçe...Avrupa 'da ise durum çok farklı, ingiliz takımlarının bu pastada çok büyük bir payı var daha da net söylemek gerekirse hegomonyası var.Bunun başlıca sebepleri futbolun İngiltere de bir kültür haline gelmesi,takımların taraftarlarına sunduğu imkanlar ve halkın gelir düzeyinin yüksekliği...Pastadan pay almak içinse yüksek miktarda girişimlerde bulunmak gerekiyor mesela stad gibi..Stadlar günümüzde kulüp gelirlerinin büyük bir bölümünü oluşturuyor öyle ki ingiliz Arsenal kulübünün maç günü gelirleri (gişe ve forma vb.) toplam gelirin %51 ini oluşturmakta fakat bu yüzdeye yeni stadları Emirates ile ulaştılar eski stadları Highbury den Emirates e geçerken maç günü gelirlerini %117 arttırdılar ve %51 e ulaştılar aradaki fark neydi ki bu uçurumu sağlayan??? Cevabı basit...konfor ve kalite arttı kapasite arttı ve sonuçta bu tablo oluştu.Konfor ve kalite derken de özel koltuk ve loca sayısının artmasından bahsediyorum.Bu sayede daha konforlu ve çok locayı çok daha yüksek fiyata satıyorlar.Bir başka örnekse Almanya dan son dünya kupasının bu ülkede olması sebebiyle futbola olan ilgini artması ve yeni stad yapımları kulüplerin gelirlerinde ciddi artışlarıda beraberinde getirdi ki avrupa da ortalama olarak en yüksek kapasiteye oynayan takım bu sezon düşmekten son haftalarda kurtulan Borussia Dortmund ve yaklaşık 72.000 kişi fakat Almanya ile İngiltere arasındaki gelir seviyesi farkı hala Münih dışındaki Alman takımlarının İngilizlerle gelir bazında yarışmasına engel olmakta...Ülkemize dönecek olursa yeni stadı ile birlikte gelir olarak coşan fenerbahçe bu sezonki avrupa başarısı ile gelen talepler yüzünden kale arkalarına loca yapma kararı aldı ve loca fiyatlarını rakamı dğiştirmeden dolardan euro ya çevirdi..Bu da yeni ve cok daha yuksek bir gelirin fenerbahçeyi beklediğini gösteriyo..Avrupa daki meslektaşlarından kopuk olan ve bunu gören gs ve BEŞİKTAŞ ise stad işlerine daha henüz giriyor...ama yinede yalnız değiller liverpool gibi bir devde aynı bjk ve gs gibi durumda ama nese utanmaları için o kadar büyük bir sebep hala yok!!!

Sigara Yasağı'nın Pazarlama Fiyaskosu!!

Hedef kitleyi anlamak, anlamak, anlamak.... İşte tüm mesele bu...Şairane oldu değil mi?İçimde bir şair, bir yazar, efendime söyliyeyim bir edebiyatçı olduğunu biliyordum zaten. Dışarı çıkarmak bu güne kısmetmiş. Neyse efendim şiirlerimi başka bir zaman yollarım sayfamıza, şimdilik pek çalışkan! hükümetimizin bize kazandırdığı saçma salak yasarlardan birini incelemek istiyorum, elbette pazarlama penceresinden. Sigara yasağını hepimiz biliyoruz malum, halkı ölümden kurtarıyorlar, kamu alanlarında içemiyosun. Kamu alanı nedir, içine tam olarak neler girer şimdi yazarsam sallamış olurum o sebeple ben anladığımı yazayım, artık anca sokakta sigara içebilecek sevgili halkımız. Ne güzel değil mi? Pasif içicilik diye bir şey olmayacak, kimseler akciğer kanseri olmayacak, atmosferimiz pek temiz pek ferah olacak- sanıyor herhalde yasayı çıkaran dahi hükümetimiz. Düşünemedikleri şey ise ekonomimize etkileri ve halkın böyle birşeyi isteyip istemediği daha çok da ihtiyacı olup olmadığı. Şimdi malum meclis pek pazarlama diye yanıp tutuşmuyor, ama tutuşsalar iyi olur çünkü bu meret yasalar dahil herşey için geçerlidir. Yasayı halka benimsetmeniz için, zorlamadan çok pazarlama işinize yarayabilir mesela. Neyse demek istediğim olaya döneyim, bu yasak kıraathanelerde, meyhanelerde, barlarda,restaurantlarda da işleyecek. Nereler buralar?halkın en çok sigara tükettiği yerler. Kahveye gidip sigara kullanmayan kaç kişi vardır? Daha doğrusu sigara içen bir kıraarhane müşterisi bu yasaktan sonra bir daha oraya gider mi? Gitmez... Demek istediğim olay, hedef kitleyi anlamak!!! Bir tüketiciye mal satabilmenin en iyi yolu onu anlayabilmektir. Onun isteklerine ve ihtiyaçlarına göre mal ve hizmet sağlamaktır. Peki meclis halkını anlıyor mu? Hiç sanmıyorum çünkü eğer anlayır olsalardı bu yasağı böyle tasarlamazlardı. Yasanın amacı güzel ama uygulanışı yanlış, çünkü bu kitlenin böyle bir isteği ya da ihtiyacı yoktur. Eğer siz halkı anlayamazsanız, onunla zıt düşerseniz, yasalarınızı da onlara benimsetemezsiniz ve de yasalarınızın bir faydası olmaz. Unutmayın, önce kitlenizi anlamalısınız, pazarlamanın da özü budur bence... Üşenmeyip, zahmet edip okuyan herkese teşekkürler...

Yeni Jetta


Yaklaşık üç dört gün önce izlediğim bir reklamdı Yeni Jetta.Ama izledikten sonra kafam gerçekten karışmıştı.Bu araba bir patron ya da üst düzey standartlara mı sahipti yoksa ortalama bi ailenin de kullanabileceği ideal bi araba mıydı???Böyle düşünmemin sebebi tabiki reklamda yapılan bir positioning hatasıydı.Arabamız önce güzel bir mekana geliyor ve bir mekan çalışanı hemen arabayı karşılıyor ve arka kapıyı açıyo fakat bir süre beklemesine rağmen arka kapıdan inen yok!!! Çalışan arabanın ihtişamına aldanıp kalburüstü bir bireyin çıkacağını sanarken sürücü kapısı açılıyor ve günlük,rahat ve şık bir kıyafetle inen yakışıklı hafif sarışın bir bey çıkıyor ve anahtarı elemanımıza atıyor ve reklamımız siyah bir ekrana bürünüp wolkswagen ambleminin altında prestij ve kalite yazıyor....Reklamın film kısmından anladığım arabamızın üst kesimden çok orta kesim ve konforu ön planda tutan ailelere göre olduğunu düşündürmesine rağmen, en son karşıma çıkan prestij kelimesi ise tamamen üst düzey patronların arabası edası vermekte müşteriye...Bu da benimde yaşadığım gibi insanlarda kafa karışıklığına yol açacağı gibi insanların jetta dan uzaklaşmasını ve o arabaya olan talebin düşmesine yol açacaktır....Ve malesef böyle büyük bir hatanın wolkswagen gibi yıllardır bu sektörün içerisinde ayakta kalmayı başarmış bir marka tarafından gelmesi de ayrı bi soru işreti....Bu adamlar pazarlama elemanlarını mı değiştirdi acaba???