Friday, March 7, 2008

Güneş Operasyonu



O cuma sabahı bir kafede otururken yan masadaki çocuğun okuduğu gazetedi manşeti görünce şok olmuştum. Geceden kalmanın etkisi mi, yoksa milliyetçiliğimden midir bilmiyorum çok şaşırmış ve aslında bir bakıma da mutlu olmuştum. 22 Şubat sabahıydı, 10-15 kişilik bir askeri grubun kar üstünde yürüyüşünü fotoğraflayıp manşete koymuşlar, altına da "10.000 Aslan Kandil'e yürüyor!" yazısını geçmişlerdi. Tüm Türkiye gibi ben de beklemiyordum bu "büyük", "özlenen", ve "kurtarıcı" harekatın böylesine ani yapılacağını. Tırnak içinde yazdığım sıfatlar tezkerenin çıkmasına sebep olan büyük pkk baskınlarından bu yana geçen süreçte halkın bu operasyona bakış açısını dile getiriyor bence. Neyse efendim, günler geçti, şehit haberlerimiz geldi, beraber ağladık, üzüldük... Ordumuz ilerledi, beyinsiz terörsitleri öldürmeye devam etti, kamplarını yıktı, iletişim ağını vurdu, lojistik kamplarını kullanılamaz hale getirdi, beraber coştuk, mutlu olduk... Ordumuzun bu yaptıklarını kendim görmüşüm gibi pek güzel -di'li geçmiş zaman kullanarak yazıyorum çünkü genelkurmay başkanlığı kamuoyuna bizzat kendi internet sitesinden bildirdi bunları. Pazarlama ile alakasını çözemediyseniz endişelenmeyin daha bahsetmedim, nasıl toparlarım diye düşünüyorum şu an:) Neyse devam edeyim, kabaca bir halkla ilişkiler bölümü tanımı yapmak istersek, kurumların kamuyla aralarındaki bağ cümlesi yeterli olabilir (hala bahsetmek istediğim noktaya varamadım). http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=8339742
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=8332550,
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=8334629,
Bu linklere eğer bir bakarsanız 27 Şubat'ta Ankara'ya gelen ABD savunma bakanı Robert Gates ile alakalı haberler olduğunu görebilirsiniz. Özet geçeyim; bu adam gelmeden önce de konuşmaya başlamıştı işte harekat kısa sürsün, canımızı sıkmayın falan filan diye. AKP'nin huyudur bilirsiniz, diklenmeyi pek severler ailecek, linklere bakarsanız görürsünüz, ki ABD savunma bakanına da koydular postayı. Yok efendim işimiz ne zaman biterse o zman çıkarız, yerleşmicez korkmayın falan gibi cümlelerle akıllarınca rezil ettiler adamı. Hadi AKP'nin doğası böyle, gelene geçene tavır yapıyorlar, onu anladım, ama Yaşar BÜYÜKANIT'ın demeçi beni çok heyecanlandırmıştı, zira kendisi şöyle diyordu:" Kısa süre izafi bir kavram, bazen bir gün, bazen bir senedir". Tamam dedim bu ülke elbet kurtulacaktır böyle insanlara sahip oldukça, ama 29'unda gördüğüm haberle resmen yıkıldım. Türkiye çekilmeye başlamıştı... Türk ordusunun gücü tartışılamaz, bu operasyon çok dikkatli planlanmış ve ne zaman ne olacağı önceden belirlenmiştir muhtemelen. Zaten daha sonradan yaklaşık 3000 askerle yapılan bir baskın harekatı (sınırlı kapsamlı ve şaşırtıcı zamanlamalı) olduğu belirtildi. Operasyonun boyutunu yargılamıyorum zaten başarılı da bir operasyon oldu amacıyla değerlendirilirse. Ben burda hükümetin ve ordumuzun halkla ilişkiler fiyaskosunu ele almaya çalışıyorum arkadaşlar. Bir gün önce halka ordu-sivil el ele operasyonun devam sinyalleri veriliyor, ABD'nin savunma bakanı adeta rezil ediliyor halk karşısında, halk gaza geliyor, vay be yürüyün aslanlarım modunda herkes, ertesi gün bakıyorsunuz, Türkiye çekiliyor haberleri. 1 dönemlik marketing eğitimim bana burdaki yanlışın iletişim alanında olduğunu söylüyor. Türkiye'nin bu yaptığı tam bir halka ilişkiler faciasıydı, ve pazarlama alanında ne kadar yol kattediğimizin açık bir göstergesiydi. Üşenmeyip, zahmet edip okuyan herkese çok teşekkür ederim....

2 comments:

Melike Demirbağ Kaplan said...

Değişik bir konuyu ele almışsın, bir çok kişinin pazarlamayla birleştirmeyi düşünemeyeceği, ya da belki cesaret bile edemeyeceği :) Peki operasyon haricindeki hükümet-devlet-dış ilişkiler vb. PR'ımız ne durumda ki? Belki de balık baştan kokuyor.

serdar said...

hocam öncelikle yazıma bir yorum yapmanız beni çok mutlu etti,umudumu kesmiştim artık:)hükümetimizin ne kadar zayıf, hatta belki kasıtlı olarak kötü, PR stratejileri yürüttüğünü belki de sadece seçim vaatlerinden çıkarabiliriz, zira cumhuriyet tarihinin en dürüst:) siyasetçileri başta olunca pek de şaşırılası bir durum değil.Ama halkımızın da ne kadar umrundadır, o da güzel bir tartışma konusu olurdu bence...